Kyoto

Kyoto, bir zamanlar Japonya İmparatorluğunun başkentiymiş (1868’e kadar). Neredeyse 1000 sene başkent olmasından dolayı Japonya’nın en güzel şehirlerinden biridir. 1200 yıllık geçmişe sahiptir, ilk adı “Heian-kyo”dur ve 794 yılında kurulmuştur. Dünya Mirası listesindedir bu koca şehir. II. Dünya savaşında Amerikalıların bombalamaya kıyamadığı bir şehirdir, hatta bununla ilgili ufak hikayeler bile vardır.. Sokaklarda geleneksel kıyafetleri ile gezen insanlar, her tarafı tapınaklarla çevrili sokaklar, yeşillikler içinde göletler, İlkbaharda açan kiraz ağaçları ile masal şehridir Kyoto.. Geleneklerini modern hayatla birleştirmeyi başarabilmiş, kültürünü koruyabilmiş insanların şehridir. Sakenizi yudumlayıp, çayınızı Zen bahçelerinde içip, Bambu ormanlarındaki serinliği hissedip,  yaratılmış herşeye saygı duyan insanların içinde nefes almanın keyfini çıkarabileceğiniz ender bir şehirdir. Dinginliğin denge ile buluşmasıdır.

Biz Temmuz ayında Almont Hotel Kyoto’da kaldık. Otel temiz, metroya, otobüs ve tren istasyonuna yakın, geniş odalı ve rahattı. Japonya’daki her otelde personelden memnun kalmanız garanti. Tokyo’dan Kyotoya uçakla gittik, jetstar ekonomik ve rahat. Dönüşte ise Shinkansen Nazomi Hızlı Tren ile döndük (2 saat 40 dakika). Kyoto içinde daha çok otobüs kullandık, fakat tren ve metro da mevcut, geceleri ise taksi kullandık (Taksinin kapıları otomatik açılıp kapanır, açmaya ve kapatmaya çalışmayın). Kyotoya vardığınızda JR pass adındaki; trenlere ve bazı metrolara ücretsiz binmenizi sağlayan 3-5-7 günlük seçeneği olan biletlerden edinmenizde fayda var. Geziniz Tokyoyu da kapsıyorsa Japonyada satılmayan sadece Japonya dışında satılan ve Türkiye’de de mevcut olan Uluslararası JR pass edinmeniz daha ekonomik olacaktır. Bu sizin Tokyo-Kyoto arası gidiş dönüş biletinizi de kapsayacak. (Buradan edinebilirsiniz)

Bizim planımızda Okinawa da vardı fakat 2004’teki fırtına yüzünden iptal ettik, bu yüzden Kyotoda 5 gün geçirdik ve ancak yetti. Bu kararın sebeplerinden biri de Gion Matsuri Festivaliydi. Temmuz ayındaki bu festivali kaçırmamanızı öneririm. Festival başında sokakların trafiğe kapandığı an bile muhteşemdi.

japan-kyoto7

Yemek.. bu konuda benim yorumlarım pek dikkate alınmasa da olur, ben türk yemeklerine hayran, yeni tatlara maalesef kapalı biriyim. Suşi sevdiğim de pek söylenemez, bu yüzden oldukça zorlandım. Fakat deniz mahsüllerinden balıklar benim kurtarıcım oldu diyebilirim ve tabi ki pilav 🙂 Özellikle yılan balığını keyifle tükettim, fakat Ahu ve Azer Japon mutfağının tüm nimetlerinden faydalandılar.. Azer Balık Pazarının hemen önünde bulunan çok ünlü bir Suşi restoranına girmek için 3 saat sıra beklemeyi bile göze almıştı..

japan-kyoto17

Kyoto’da her tapınağın, her bahçenin bir hikayesi var, bu yüzden masal şehir diyorum buraya. Fakat hepsini anlatmak, yazmak mümkün değil, bana göre çarpıcı olanları yazmaya çalışacağım.

Fushimi İnari Tapınağı (Fushimi İnari Shrine)

japan-kyoto5

Fushimi İnari bir Shinto tapınağı, Shinto tapınaklarının girişlerinde Tori denen kırmızı kapılar bulunur. Bu sayede budist tapınaklardan kolayca ayırabilirsiniz. Tori Kutsal bir yere giriş kapısı demektir ve kutsal yerlere ulaşmayı sembolize eder. Bu yüzden Japonlar küçük Torilerin üzerine dualarını yazıp adarlar. Fushimi İnari’yi muazzam kılan şey 2,5 metreden yüksek 1300 toriden oluşan 4 km lik yol. 233 metre yükseklik farkı olan yoldaki torilerin her biri Japonyalılar ve Japon Şirketlerince bağışlanmıştır ve her birinin arkasında bağışçının adı ve tarihi yazmaktadır. Hatta Hanedanı tarafından 8. yüzyılda tanrılara bağışlanmış bir tapınaktır. Bu tapınaktan tepeye çıkarken ufak tefek birçok tapınaktan geçiyorsunuz.

Belkide Kyoto’nun en güzel tapınağı olan Fushimi İnari’de ‘Bir Geyşanın Anıları’ filminin bir kaç sahnesi çekilmiş. Giriş ücretsiz, yol boyunca su alabileceğiniz bazı yerler var, ayrıca hediyelik eşya da alabilirsiniz. Tavsiyemiz alışverişi dönüş yolunda yapın.

Kiyomizu-Dera Tapınağı

japan-kyoto12

Budist tapınağı, Dünya Mirası Listesinde, ve Dünyanın yedi harikasından biri olmak için resmi aday. Kiyomizu-Dera ‘Saf Su’ demek ve tapınağın içersinde dağlardan gelen bu saf suyu içme imkanınız var. Tapınağın güzel bir terası ve yüksek terastan keyifli bir manzarası var. Eski bir inanışa göre buradan atlayıp hayatta kalan kişilerin dilekleri gerçekleşiyormuş. Haliyle birçok insanda atlamış ve büyük bir kısmı hayatta kalmış. Bu yüzden bir deyim olan ‘Kiyomizudan Atlamak’ Tehlikeli işler için kullanılır olmuş.

Başka bir efsaneye göre, buradaki Shinto tapınağı olan Jinja Tapınağında bulunan Aşk Taşına, gözleriniz kapalı bir şekilde dokunduktan sonra arkanızı dönüp 10 metre gözleriniz kapalı yürümeye devam eder ve sevdiğinize dokunabilirseniz onunla evlenirmişsiniz. Biz denedik ve Ahu’yla birbirimizi bulduk ayrıca çevreden alkış aldık.. Aşkımız ve evliliğimiz Japon Tapınaklarında onaylanmış oldu 🙂

japan-kyoto11

Tapınağın aşağısında çıkışa doğru Otowa  Şelalesi var, yan yana 3 noktadan su akıyor. Buradan su içmek için 1 metrelik çubuklara sabitlenmiş bardakları kullanmanız gerekiyor. Hikayesi ise; Bu üç su akıntısı Uzun Yaşam, Kariyer ve Aşk’ı simgeliyor, hangisini istiyorsanız ondan su içiyorsunuz, 3 ünden birden içene açgözlü diyorlar.. biz hikayeyi sonradan öğrendik ve bilmeden ikimizde kariyerden su içtik.

Hayalet Şekeri – Toribeno (Kiyomizu-Dera Tapınağı yakınlarında)

japan-kyoto13

Kyoto’da 1599 yılında Sobei isimli bir adamın küçük bir şekerci dükkanı varmış. Sobei Dükkanın üstündeki evinde kalır, her sabah dükkanı açar akşam olunca da kapatıp evine çıkarmış. Yine sıradan bir gün akşam olunca dükkanı kapatıp tam evine çıkacakken dükkanın kapısı çalınmış, kapıyı açınca karşısına genç, uzun siyah saçlı, açık tenli, bembeyaz bir kıyafet giymiş çok güzel bir kadın çıkmış ve kadını kibarca selamlayıp ne istediğini sormuş.

Kadın mahçup mahçup elindeki 1 sen’i (sen = japon kuruşu) gösterip bununla çocuğuna şeker almak istediğini söylemiş. Sobei, kadını kırmamış ve gidip içeriden bir paket şeker getirmiş. Kadın şekeri aldıktan sonra Sobei’ye Minnetlerini sunmuş gitmiş.

Sobei ertesi gün boyunca önceki gece olanları düşünmüş, kadının kim olduğunu, tekrar gelip gelmeyeceğini merak etmiş. Yine akşam olmuş ve Sobei dükkanı kapatıp evine çıkacakken kapı çalmış. Kapıyı açınca yine karşısında aynı kadını gören Sobei çok sevinmiş, kadını içeri davet etmiş fakat kadın aceleyle elindeki 1 sen’i uzatıp hemen çocuğuna şeker alması gerektiğini, kalacak vakti olmadığını söylemiş. Sobei ısrar etmemiş, ve hemen içeriden bir paket şeker getirip kadına vermiş ve onu kibarca uğurlamış.

6 gece boyunca aynı durum tekrar etmiş fakat kadın her defasında aceleyle şekerleri alıp gidiyormuş.

Sobei 7. gün yine bütün gün kadını düşünüp durmuş ve bu gece kadını takip etmeye karar vermiş. Yine dükkanı kapatıp evine çıkmak üzereyken kapı çalınmış.. ve yine aynı kadın kapıda belirmiş fakat bu sefer yüzü her zamankinden daha da solgun, bakışları daha da üzgünmüş. Çekine çekine hiç parası kalmadığını son bir defa daha şeker alıp alamayacağını sormuş, eğer bu defa da şeker alabilirse bir daha kendisini hiç rahatsız etmeyeceğini söylemiş. Sobei işin aslını öğrenmek için can atmasına, rağmen kadının o haline acımış ve şekerlerden bir paket daha vermiş.

Kadın şekerleri alıp giderken, Sobei de sessizce dükkandan çıkıp kadını takip etmeye başlamış. Kadını şehrin dışındaki ufak bir tapınağa kadar izlemiş. Kadın tapınağın yan tarafındaki bir kapıdan içeri girerek mezarlıkların olduğu bölüme doğru yönelmiş, kadın bir mezarın önüne gelince aniden arkasını dönmüş ve Sobei ile göz göze gelmiş. Kadın Sobei’ye selam vermek için eğilmiş ve sonra göz kamaştıran bir ışıkla aniden yok olmuş.

Sobei korku içinde kadının kaybolduğu mezara doğru yaklaşmış ve birden bir bebek ağlaması duymuş. Hemen tapınağa girip keşişleri uyandırmış ve hep beraber mezarı açmaya başlamışlar. Keşişler, mezarın 1 hafta önce ölen hamile bir kadına ait olduğunu söylemişler! Mezar açıldığında bir kadin cesedinin sarıldığı canlı bir bebek bulmuşlar

Eskiden Budist geleneklerine göre tabuta ölü ile birlikte 6 Sen koyarlarmış. Bu para ile ölen kişi Sansu nehrini geçmek için kayıkçıya para ödermiş, Sanzu Nehrinin ise Ölüler diyarına giderken geçilmesi gereken bir nehir olduğuna inanılır.

japan-kyoto3

İyi haber; Şekerci dükkanı bugün hala yerinde adı Toribeno ve Kiyomizu Dera tapınağına çok yakın “yurei kosodate ame” (hayaletlerin çocuk yetiştirme şekeri) adıyla o şekerlerden hala satılıyor ve dükkan sahibi de Sobei’nin 21. kuşak torunu.

Kinkaku-ji  Tapınağı (Altın Köşk Tapınağı)

japan-kyoto10

Kyoto’nun simgelerinden biri olan tapınak ahşaptan yapılmış.  Üç katlı ve son iki katı gerçek altın varakla kaplanmış. Köşk harika bir güzelliğe sahip, ağaçarla, çiçeklerle ve göllerle kaplı bir Zen bahçesi içersinde yer alıyor.

1224 yılında yapılmış, savaşta zarar görmüş, 1649 yılında yenilenmiş ve 1950 yılında bir rahip tarafından yakılmış olan köşk orjinaline sadık şekilde tekrar inşa edilmiş.

Ginkaku-Ji Tapınağı (Gümüş Köşk Tapınağı)

japan-kyoto8

Ashikaga Yoshimasa, Altın köşkü yaptıran büyük babası Yoshimitsu’ya saygısı sebebi ile şehrin diğer tarafında yaptırdığı bu tapınağın adını gümüş Köşk olarak koymuş. Köşkte 14.yy da Shogon Yoshimasa yaşamış. Bu adam Kyotonun kültür sembollerinden birisi. Btün bahçedeki zen sanatının kökeni ona ait. Hatta tapınağın arkasındaki tepecik ile fuji dağını tasvir etmiş. Tapınak yine muazzam bir zen bahçesine sahip. bütün bahçeler birbirinden farklı ve bir karakteri var. Bu adam aynı zamanda Çay Seremonisini şekillendirip tanıtan bir kişi. Bir çay seremonisi yaklaşık 2 saat sürüyor. Çayı ılık içiyorlar çünkü hazırlanana kadar bir sürü prosedür var. Hatta bu durumla ilgili ilginç bir durum yaşanmış, Prenses Diana Kyoto’yu ziyaret etmiş, ve ona da aynı seremoni ile çay ikram edilmiş, ancak Diana çayı içince yüzünü ekşitmiş ve çayı bitirememiş ve Japonlar buna bozulmuş.. aman dikkat..

Filosof’un Yolu – Philosopher’s Path

japan-kyoto4

Yine bir hikaye ve yine bir görülesi yer.. 19. yüzyıl başlarında Kyoto Üniversitesinde çalışan felsefe profesörü Nishida Kitaro, hem kafasını toparlamak, meditasyon yapmak hem de sağlıklı kalmak için bu yolda yürürmüş, yürürken elindeki not defterine notlar alıp, düşünürmüş. Bu yüzden yaklaşık 2 kilometrelik bu yola Filozofun yolu olarak anılmaya başlanmış. yüzlerce Kiraz ağacı ile çevrelenmiş bu yol kanalın hemen yanında.. suyun yanında ağaçlarla çok keyifli bir yürüyüş yolu. Ayrıca biz turistler için şöyle bir avantajı var, Ginkaku-ji den başlayıp Nanzen-ji tapınağında biten bu yolu hem görüp hemde diğer tapınağa ulaşabilirsiniz. Yol boyunca restoranlar, cafeler ve butikler bulabilirsiniz.

Nanzen-ji Tapınağı

japan-kyoto15

Etkileyici bir giriş kapısı olan bu tapınak oldukça geniş bir alana yayılmış ve içinde 12 tapınak bulunuyor. Yine Zen bahçeleri ve Zen sanatı ile bezenmiş. Burayı 13. Yüzyılda İmparator Kameyama emeklilik günleri için yaptırmış. Daha sonra ise zamanla tapınağa çevrilmiş. İçinde harika bir kanal bulunuyor. Bu kanal için tapınak bahçesine köprü inşaa edilmiş ve ormana açılıyor. Genel bahçeye giriş ücretsiz. Bazı tapınaklar ziyarete kapalı, açık olanlar ise ücretli.

Bambu Ormanları Arashiyama

japan-kyoto9

Arashiyama’ya, Giondan önce otobüs sonrasında da tren kullanarak 20 dk civarında ulaşabilirsiniz. Nehrin iki yakasına kurulmuş bir kasaba ve doğu tarafında harika bir bambu ormanı bulunuyor. Tavsiyemiz, elektrikli bir bisiklet kiralayın ve Arashiyama’nın sokakalarını ve Bambu ormanının tadını çıkartın. Muhakkak görülmesi gereken bir güzellik. Bambu ormanı içindeki ufak göletler, tapınaklar ve doğa kaçırılmaması gereken bir keyif.

Arashiyama’da bisikletinizle, nehirin sol tarafından çok güzel bir patika yolu takip ederek dağlara ve ormanlık alana ulaşabilirsiniz. Ayrıca kasaba merkezinde eski taşıtlardan olan Japonların çektiği arabalarla gezmenizi tavsiye ederim.

Sırasıyla Gezilecek yerler;

Fushimi Inari Shrine
Higashi Honganji (istasyon)
Kiyomizudera
Higashiyama Streets
Kodaiji (45m)
Maruyama Park
Yasaka
GION
Nanzenji
Eikando
Philosopher’s Path
Honenin
Ginkakuji
İmparatorluk Sarayı & Nijo Kalesi
Takaragaike Lake
Kinkakuji
Bamboo Groves
Gioji
Saga-Toriimoto Preserved Street
Otagi Nenbutsuji
Arashiyama Street
Togetsukyo Bridge

ve Geyşalar..

Turistik bir olgu olduğu kadar tam bir gelenek.. Hala cevaplanmamış bir çok soru barındıran Geyşalık, aslında sanat demek, Edebiyat Demek, Güzellik demek, Hizmet demek ve gizlilik demek.. Geyşa deyince aklınıza gelen tüm o fuhuş ilişkisini bir kenara bırakmanız gerekiyor. Bir Geyşa’nın Anıları filmi bu konuda başarılı fakat yetersiz.. Öncelikle Kyoto’da göreceğiniz yerel kıyafetlerle bezenmiş beyaz makyaj yapmış kadınlar Geyşa değil, Geleneksel giyinmiş Japon kadınları.. Gerçek bir Geyşa bulmanız neredeyse imkansız.

Gion’da bazı evlerin Geyşa okulları olduğunu duyan çoğu turist burada Geyşa görmek umuduyla dolaşıyor. Şunu da belirtmekte fayda var; aslında Geyşa değil, Geiko deniyor, öğrencilerine ise Meiko deniyor. Özel müşterileri bulunuyor ve sıradan insanlarla görüşmüyorlar..

Eşim, baldızım Azer ve Ben Kyoto’da bir restorana girdik (hangi restoran hatırlamıyorum), İçeride restoran sahibi orta yaşlı bir kadın, genç bir kız ve bir de aşçı vardı. İki kadın da geleneksel kıyafetler giymişti, yemeklerimizi, Sake’mizi ve çayımızı ikram ederlerken, eşim ve baldızıma gayet sıradan bir sunum yapılırken sıra bana geldiğinde sunum tam bir ritüele dönüştü. Orta yaşlı kadın sunumu genç kıza bıraktı, bir sakeyi hazırlayıp bana sunması bile ağır ağır, sanatsal denebilecek güzellikte bir şovdu adeta. Gece sonunda sigara içmek istediğimde beni üst katta bir odaya yönlendirdiler, ve benimle birlikte yukarı iki kadında geldi, sigaramı içerken ayakta karşımda bekleyip, benimle sohbet ettiler, gülmeye eğlenmeye başladık. Aşağıda yemek yerken Barış Manço’yu bilip bilmediklerini sormuştum, sonra unuttum gitti.. sigara içerken genç kız telefonundan Barış Manço arayıp bulmuş ve Gül Pembe’yi çalmaya başladı.. tabi bu keyifli sohbet yaklaşık yarım saat aşağıda kimsenin ilgilenmemesinden dolayı sıkılıp yukarı gelen eşimin kapıyı açması ile son buldu. Erkeğe daha fazla kıymet veren bir toplumda ufak bir deneyimdi. Beni mutlu etmek için etrafımda dönüp durdular.. Bir Geiko deneyimi nasıl olur düşünemiyorum.

japan-kyoto16

Çağlar Yavaşoğlu
Çağlar Yavaşoğluhttp://caglaryavasoglu.com
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, Amatör fotoğrafçı ve gezgin, Amatör Marangoz
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Tarih:

İlginizi Çekebilir
Related