Zagreb

Bu yıl da Kurban Bayramı ile Zafer Bayramı tatilinin birleşmesini fırsat bilerek gezmelere, görmelere, öğrenmelere, yemelere, içmelere devam. Her ne kadar bayram kalabalığı artık yaşımız ilerledikçe bizi yıldırmaya başlamış olsa da bu kez yolumuzun taa Zagreb’e kadar düşmesinin başka bir amacı da vardı; nikaha katılmak. Artık evli barklı insanlar olarak, genç çiftimize mutluluklar dilemeyi kendimize görev bildik, bu vesileyle Zagreb’i de görmüş olduk. Şimdi sıra bu sakin, düzenli ve temiz şehri bir de benim gözümden yazıya aktarmakta.

Ha bu arada… Gençler ! Mutluluklar ! 🙂

Zagreb

Ulaşımı Nasıl Sağlayalım?

Zagreb’e İstanbul’dan direkt uçmak oldukça kolay, fakat bir o kadar da pahalı. THY’nin İstanbul’dan sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa yaptığı karşılıklı seferlerden sabah olanıyla yaklaşık 1 saat 50 dk.lık bir yolculuktan sonra Zagreb’deyiz. Bir diğer alternatif de yine THY ile direkt olarak Slovenya’nın başkenti Ljubljana’ya uçmak. Burasıyla Zagreb arası yalnızca 2 saatlik mesafede. Uçak bileti araştıması esnasında bunları dikkate almakta fayda var. 😉

Havaalanından otele ulaşım tercihimizi, kalabalık olmamızın verdiği rahatlığa dayanarak, otelimizin ayarladığı shuttledan yana kullandık. Araç başına 27 EUR gibi bir maliyetle ve sorunsuz bir şekilde otelimizin kapısına kadar geldik. Ayrıca, havaalanı dışında bekleyen taksilerle (muhtemelen çok daha uygun fiyata) de şehre ulaşım sağlanabileceği gibi otele ulaşımda elbette toplu taşımadan da yararlanabilirsiniz.

Bunun dışında şehir içi geziniz esnasında (bir yer hariç) toplu taşımaya ihtiyaç duymayacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. İhtiyaç olması halinde de tramvaylar ve otobüsle şehrin bir çok yerine gidiyorlar ve ücretleri de kişi başı 4 KUNA. Her medeni kentte olduğu gibi Zagreb’de de toplu taşımayı kullandığınızda bilet basıp basmadığınız kontrol edilmiyor ve sizin dürüst davranarak aldığınız hizmetin karşılığını ödeyeceğiniz düşünülüyor. Ancak, hayalkırıklığına uğradıklarında da maruz kalacağınız cezaların canınızı acıtacağını söylemek hiç de güç olmaz. 🙂 Sözün özü, biletleri otobüste şoförden; tramvayda ise vatmandan temin edebilirsiniz. 🙂

Nerede Konaklayalım?

Biz konaklama için Yukarı Şehir’de bulunan ve konumu ile gezimizde bize oldukça kolaylık sağlayan Arch Old Town Apartments by ZigZag’ı tercih ettik. Konumu itibariyle oldukça memnun kaldığımız otelimiz, içinde mutfağı da bulunan apart olarak nitelendirdiğimiz dairelerden, dolayısıyla normal otellerdeki gibi bir resepsiyon ya da kahvaltı seçenekleri bulunmuyor. Biz yatmadan yatmaya odaya girdiğimizden temiz yatak ve temiz duş ihtiyacımızı fazlasıyla karşıladı. Sonuç olarak bütçenize de uygunsa konaklama alternatifi olarak göz atmanızı tavsiye ederim.

Nereleri Gezelim, Görelim?

Zagreb, Yukarı ve Aşağı Şehir olarak ikiye ayrılıyor. Yukarı şehir, daha eski yerler ile idari birimlerin bulunduğu bölge; Aşağı Şehir ise şehrin daha modern yüzünü yansıtan dev parkların, tiyatro ve müzelerin bulunduğu bölge. Bu iki kısmı da birbirine sembolik olarak, Avrupa’nın da en kısa füniküleri unvanına sahip sempatik, mavi bir füniküler bağlıyor.

Gelin, şimdi sırayla bu temiz ve sakin şehirde gezilecek, görülecek yerlere birlikte göz atalım.

1.Ben Jelacic Meydanı

Avrupa’da her şehirde bulunan meydan kültürü Zagreb’de kendini Ben Jelacic Meydanı ile gösteriyor. Aslen Avusturya ordusunda general olan ve 1848-1859 yılları arasında Hırvatistan’da yöneticilik yapan Ban Josip Jelacic’in bir de heykeli bulunan bu meydan, hem tramvaylar için merkezi bir nokta, hem de halkın buluşup sosyalleştiği bir alan. Yolunuz bir şekilde mutlaka buradan geçecektir, özellikle aramaya gerek yok. 🙂

Ben Jelacic Meydanı’nda cumartesi günleri kurulan ve genelde geleneksel eşyaların satıldığı ufak pazara da denk geldik.

2. Zagreb Katedrali

Gotik tarzda inşa edilmiş ve meydanın hemen arkasında göze çarpan enfes bir yapı Zagreb Katedrali. İki kuleli olan bu yapının bir kulesi biz gittiğimizde restorasyondaydı. Ayrıca, katedralin tam önünde cumartesi günleri saat 12:00’de Hırvat ordusunu temsilen ufak bir seremoni de düzenleniyor. Denk gelirseniz katılın derim, değişik ve keyifliydi.

Zagreb Katedrali

Katedralin çevresinde, üç tarafını kaplayacak şekilde inşa edilen duvarlar dikkatinizi mutlaka çekecektir. Bunlar, 1512-1521 yılları arasından Osmanlı tehdidine karşı inşa edilmiş duvarlar. Bununla birlikte, mutlaka ama mutlaka katedralin içine göz atın, duvardaki fresklere ve işçiliklere hayran kalacağınızı temin ederim.

Zagreb Katedrali’nin önündeki meydanda Hırvat ordusunu temsilen her cumartesi saat 12:00’de düzenlenen seremoni.

3. Dolac Market

Meydanın hemen üst tarafında kalan bu pazar, her gün sabah erken saatte kuruluyor. Günlük taze meyve ve sebzenin yanısıra çeşit çeşit çiçekler de barındıran bu markette, ayrıca bir de balık pazarı bulunuyor.

Dolac Market

4. Taş Kapı (Kamenita Vrata)

1731 yılında çok büyük bir yangın geçiren şehirde, sadece duvarda bulunan ve Hz. Meryem’e ait bulunan bir resmin yanmamasıyla, Hz. Meryem şehrin koruyucusu ilan edilmiş ve tam da resmin olduğu noktaya ufak bir şapel kurulmuş. İnsanlar burada dua edip, dilek diliyorlar. Ayrıca şapelin hemen yanında yer alan duvarlarda Hz. Meryem’e teşekkürlerin sunulduğu taş plakalar da bulunuyor.

Taş Kapı (Kamenita Vrata)
Taş Kapı (Kamenita Vrata)

5. St. Mark Kilisesi

Burası şehrin en renkli ve turistik kiliselerinden bir tanesi. Bunun sebebi de Zagreb’le ilgili araştırmalarınızda çokça karşınıza çıkacak olan kilisenin çatısı. Çatısında yer alan kiremitlerle oluşturulan görseller, 19. yy’ın sonuna denk gelen dönemde hüküm süren Hırvatistan, Dalmaçya ve Slovanya Krallıkları’nın armalarını temsil etmektedir. Sadece çatısıyla değil, içiyle de enfes bir görsel şölen sunan bu kiliseyi Zagreb’de görülecekler listesine mutlaka ama mutlaka ekleyin.

St. Mark Kilisesi

6. Mirogoj Mezarlığı

“Gittiğim şehirde mezarlık mı gezicem?” düşücesindeyseniz, Zagreb’de çok şey kaçırdığınızın/kaçıracağınızın garantisini verebilirim. İnsanların dirisine de ölüsüne de ne kadar saygılı olduklarının çok açık kanıtı olan bu mezarlık, 19. yy’ın sonlarına doğru inşa edilmiş. Birçok ünlü Hırvat’ın mezarının da bulunduğu bu mezarlıkta, her biri ayrı bir sanat eseri olan her din ve mezhepten mezar taşlarını görmeniz mümkün.

Mirogoj Mezarlığı

Buraya ulaşım için toplu taşıma şart. Merkezden kalkan 106 numaralı otobüs ya da 14 no’lu tramvay sizi mezarlığa kolaylıkla ulaştıracaktır. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki, tramvay mezarlığa uzak bir noktada bırakıyor, otobüs durağı ise mezarlığın hemen önünde. Gerçi tramvaydan indikten sonra yürüyeceğiniz yol da şahane. Yine de tercih elbette sizin. 😉

7. Aşağı Şehir

Aşağı şehir daha çok modern yapıların, dev parkların, müzelerin, tiyatronun bulunduğu, yürümesi son derece keyifli bir bölge. Burada  Arkeoloji Müzesi’ni, Tito Meydanı’nda bulunan tiyatroyu, Esplanade Hotel’i görebilir, sonunda da Botanik Bahçesi’nde keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Listeye ek olarak St. Catherine Kilisesi‘ni, Strossmayer Promenade‘i ve her gün öğle saatinde atılan topuyla Lostract Tower‘ı mutlaka turunuza ekleyin. Önünden defalarca geçmiş olmamıza rağmen bir türlü ilgimizi çekmeyi başaramayan Broken Relationships Museum da yine bu bölgede yer almakta. İlginizi çekerse, bu tur esnasında bu müzeye de kısa bir göz atabilirsiniz. 😉

Strossmayer Promenade

Buralar dışında Ilıca Caddesi ile Tkalcica Caddesi‘nde bir tur atmadan kesinlikle dönmeyin. Ilıca Caddesi, İstiklal Caddesi’nin bir benzeri olup, ortasından tramvayın geçtiği, etrafında birçok ünlü markanın dükkanlarının bulunduğu oldukça keyifli bir cadde. Tkalcica Caddesi ise daha çok restaurantların bulunduğu ve özellikle hava karardıktan sonra insanların akın ettiği yerlerden. Liste her ne kadar uzunmuş gibi görünse de verimli bir gezme rotasıyla 2 günde Zagreb’in şehir merkezi rahatlıkla gezilebilir. Ancak, burada değinmeden geçemeyeceğim ama ayrı bir başlık altında da uzun uzun anlatmazsam hakkını veremyeceğim bir yer var ki o da Plitvice Gölleri Milli Parkı. Burayı Zagreb gezinize mutlaka ama mutlaka ekleyin. Detaylı gezi rehberini buradan okuyabilirsiniz, eminim ki zaten eklemek için elinizden geleni yapacaksınız. 🙂

Tkalciceva Caddesi, 18.yy’da kıyafet, sabun, kağıt ve likör üretiminin maerkezi konumunda olmuş. Şimdilerde ise restaurant ve kafeleriyle ünlü bu caddede bir de Hırvatistan’ın ilk kadın profesyönel gazetecesi olan Marija Juric Zagorka’nın heykeli bulunuyor.

Nerelerde Yemek Yiyelim?

Bu başlığın devamı da aslında nerelerde bira içelim olmalı. 🙂 Ama önce yemek 🙂 Hırvatistan yemek konusunda beklediğimden çok daha iyi çıkan bir rota oldu. Bence bunda, mutfağında Avrupa etkisinde olmasından çok Balkan etkisinde olmasının payı büyük. Zagreb’in bizim açımızdan bir diğer keyifli tarafı da oldukça gelişmiş bir bira kültürünün olması oldu. Denediğimiz biralardan hiç keyif almadıklarımız da oldu (ki hangisi olduğundan aşağıda bahsedeceğim), çok sevdiklerimiz de. Hem restaurant hem de pub önerilerim ise yazının devamında 😉

  • Hemen Dolac Market’in alt sokağında bulunan Plac, özellikle Hırvatların geleneksel yemeği olan cevapcici için oldukça iyi bir adres. Cevapcici, bir tür köfte. Dolayısıyla Plac, merkezde yer almasıyla da geziniz esnasında hızlı ve pratik bir şekilde karın doyurmak için ideal bir adres.
  • Ben Jelacic Meydanı’nın alt sokaklarından birinde bulunan Vinodol‘a gidiş amacımız aslında nikah sonrası kutlama yemeği yemekti. Ancak yemekleri o kadar lezizdi ki, normal bir tavuk göğsünün nasıl bir lezzet şölenine dönüştüğüne bizzat tanık olduk.
  • Stari Fijaker ise Ilıca Caddesi’ni kesen Mesnicka Caddesi üzerinde bulunan ve daha çok Hırvat mutfağından yemekler sunan keyifli bir restaurant. Garsonun tavsiyesi üzerine yediğimiz Dalmaçya usulü biftek de oldukça lezzetliydi.
  • Bizim de bayılarak yediğimiz balık-kalamar-bira üçlüsünü yine merkeze oldukça yakın ve son derece salaş olan Mimice‘de deneyebilirsiniz. Özellikle Hırvatistan’ın deniz kentlerine uğramama planınız varsa, Zagreb’de bu lezzetlerin tadına bakabileceğiniz keyifli ve ucuz bir mekan olarak notlarınıza burayı ekleyebilirsiniz.
  • Aslında pubların arasında sayılması gereken ve biralarıyla oldukça ünlü bir mekan olan Pivnica Medvedgrad‘ı restaurantlar arasında yazmamın sebebi, şahane pizzaları 🙂 Hatta o kadar sevdik ki iki gün üstüste gittik. İki gün üstüste gitmemizde garsonun bize bira bardağı hediye etmesinin de etkisi olabilir belki ama pizzaları oldukça lezzetliydi. 🙂 Bira konusuna gelince, burası yukarıda bahsettiğim biralarından keyif  almadığımız yer oldu maalesef.
  • Konoba Diclov San, denemeyi çok istememize rağmen bir türlü fırsat bulup deneyemediğimiz bir restaurant. Buna rağmen listeye dahil etmemin sebebi ise shuttle şoförümüz 🙂 Kendisi burada evlendiğini ve yemeklerinin çok güzel olduğunu söyledi. Kim bilir belki bu vesileyle siz denersiniz, yorumlarınızı da bizimle paylaşırsınız. 🙂

Pub olarak deneyip, tavsiye edebileceğim iki mekan var. Bunlardan ilki, Yüzüklerin Efendisi filminin konseptinde olması sebebiyle dikkat çeken bir yer olan Tolkien’s House, bir diğeri ise Zagreb’in ilk pubı olması ünvanını taşıyan ve yine şoförümüz sayesinde öğrenmiş olduğumuz Pod Starim Krovovima. Tolkien’s House’da kendi yapımları biraları denerken, Pod Starim Krovovima’da ise Hırvat birası olan Karlovacko’yu denedik. Her iki mekan da biralar da oldukça keyifliydi.

MERAKLISINA NOT: Bizim gibi değişik biralar peşindeyseniz, biraz şehir dışında kalan, ancak bira çeşitliliği konusunda sizi fazlasıyla tatmin edecek Vrutak isimli marketi de alışveriş listenize ekleyin. 😉

Ayrıca, Ilıca Caddesi’nde yer alan ve oldukça büyük bir pastane olan Vincek‘in dondurmalarının tadına bakmadan da kesinlikle dönmeyin. 🙂


Sonuç olarak, Hırvatistan’ın başkenti Zagreb, 2-3 günlük kısa bir kaçamak için oldukça ideal bir kent. Beklentilerin ötesinde mutfağı, yaygın toplu taşıma ağı, temizlik ve düzeniyle görülmeyi hakediyor.

Şimdiden keyifli geziler…

Instagram: anilakinatman

ZAGREB HAKKINDA NOTLAR:

-Hırvatistan’ın AB’ye üyeliği nedeniyle artık Türk pasaportuyla yapılan seyahatlerde vize uygulaması söz konusu. Fakat ne yazık ki alacağınız vize Schengen vizesi değil. Dolayısıyla doğrudan Hırvatistan vizesiye Avrupa’nın diğer kentlerini dolaşma hayalini şimdilik erteleyin. Ancak, schengen vizeniz varsa Hırvatistan’a giriş yapabileceğinizi de unutmayın. Dolayısıyla, Slovenya ile gezinize başlayarak hem schengen vizesi alabilir hem de sadece 2 saat uzaklıktaki Zagreb’e uğramış olursunuz. Tabii ki zamanınız ve bütçeniz el veriyorsa. 🙂

-Hırvatistan, her ne kadar AB üyesi olsa da EURO bölgesine dahil değil. Para birimi KUNA ve 2017 yılı itibariyle, Zagreb’de gördüğünüz rakamları ikiye bölerek TL’ye kolaylıkla çevirmek mümkün.

-Hırvatlar ne çok sempatik ne de çok soğuk bir millet. Son derece suratsız Hırvatların yanısıra oldukça sıcakkanlı Hırvatlara da denk geleceksiniz. Örneğin, sokak müzisyenliği yapan bir amcanın Türk olduğumu öğrenmesiyle Hırvat televizyonlarında sürekli Türk dizilerinin oynadığını anlatması bir oldu. 🙂

-İlk öğrendiğim şey, “c”lerin “tzs” şeklinde okunduğu. Örneğin, Dolac Market, “Dolatzs Market” şeklinde okunuyor. Hayat kurtarıcı değil belki ama öğrenmesi keyifli. 🙂

-Hırvatça’da “teşekkür ederim” anlamına gelen “hvala” kelimesini bol bol kullanın. 🙂

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Tarih:

İlginizi Çekebilir
Related