Kutna Horada görülmeye değer neredeyse tek şey ise Ünlü Kemik Kilise.
Kilisenin içi tamamen ölmüş gerçek insan kemiklerinden dekore edilmiş. Ve bu özelliği ile dünyada tek. Avizeler, duvarlardaki şamdanlar, üst üste yığılarak piramit şeklinde dizilmiş milyonlarca insan kemiği..
Gelelim hikayesine; Kutna Hora; civarındaki gümüş madenleri nedeniyle kurulan bir kasaba, bulunan maden gümüş olunca zenginlik de yanında geliyor. Katedraller, saraylar ve anıtlar bu kaynak kullanılarak inşaa ediliyor. Şehir kurulup zenginleştikçe ilgi çekmeye başlıyor ve insanlar, din adamları ve tarikatler şehre gelmeye başlıyor.
Bu dönemde Misyonerlik ve Eğitim kurumları kurma amacı güden ve Vatikanın desteğini almış Hristiyan bir tarikat olan Cizvitler (Ülkemizde İsanın Askerleri olarak biliniyor, 1538 de İstanbuldaki St. Benoit adlı fransız kurumu yönettiler) bölgeye gelerek Sedlec’ te bir Sisteryan Manastırı kuruyorlar. Sisteryanlar, beyaz keşişlerin oluşturduğu bir tarikat. Hristiyanların ilk tarikatlerinden. Kafanızda canlanması için bilenlere; Gülün adı adlı filim bir sisteryan manastırı olan Eberbach Manastırında çekildi. Dönelim konumuza; Kurulan manastırın gotik mimaride bir de kilisesi mevcut.
Hikaye şöyle başlıyor; Manastırın Baş Rahibi Heinrich, Çek Kralı tarafından 12. Yüzyılda kutsal topraklar olarak görülen Kudüse gönderiliyor. Rahip Kudüs’ten dönderken yanına bir miktar toprak alıyor ve kutsal sayılan bu toprağı manastırın mezarlığına ve bahçesine serpiştiriyor. Haliyle manastır kutsal toprakla bezeniyor. Orta Avrupanın zengin ve dindar kısmı bu durumdan dolayı buraya gömülmek istiyor ve talep hızlı bir şekilde artıyor. 14. yüzyılda ortaya çıkan veba salgını ve iç savaşlar ile ölü sayısı artıyor ve 10 binlerce insan buraya gömülüyor. 2 dönümden fazla olmaya kilise mezarlığı bu yükü kaldırmaz olunca mazerlıklar açılıyor ve kemikler bahçeye yığılıyor. Daha sonraları kilisenin bir keşişi tarafından kilisenin içersine taşınıyor. Keşiş kemikleri 6 adet piramit şeklinde özenle diziyor. Amacının insan yaşamında ölümü hatırlatmak olduğunu söyleyenler var.. yaklaşık 200 yıl sonra Çek Mimar Santini kiliseyi bu kemikler ile restore etmeye karar veriyor ve iç dekorasyonu kemikleri kullanarak yapıyor. Bunun üzerine büyücülük iddiası ile İmparator II. Joseph tarafından kilise kapatılıyor. İşte tam bu dönemde biz Türkler devreye giriyoruz. Osmanlı o dönemde büyük bir güç neredeyse hiç bir malubiyet almadan genişliyor. 1591 yılında meydana gelen Raab (yanıkkale) savaşında Osmanlıya karşı direnen ve başarı gösteren Swarzenberg hanedanı bu başarısından dolayı bölgede büyük saygınlık kazanıyor ve Kiliseyi ve manastırı hakimiyetleri altına alıyor, Bu başarı sonrası hanedan; arması üzerine bir türkün gözünü oyan karga betimlemesi ekletiyor. Kilisenin içinde bulunan 6 piramitten ikisi bozularak kilise dekore ediliyor, yeni mezarlar açılıyor ve dekorasyon için kullanılıyor. Swarzenberg hanedanının arması ise kemikten yapılarak kiliseye konuluyor.
Burada 40binden fazla insanın kemikleri bulunuyor, Ülkemizde iddia edilenin aksine bu kemikler türk kemikleri değil. Belki içersinde mevcuttur fakat çoğu vebadan ölen orta avrupa insanının kemikleri. Kİlisenin mottosu ise ; Yaşamın değerini ve ölümü hatırlatmak. barbarca, insanlık dışı gelse bile, sanatsal mimarisi ile tülerinizi ürperten bir manzara.. 40 bin ölü insanın içinde gezinmek gibi..
Gelelim ulaşım ve dikkat edilecek hususlara.. Kutna Horaya Prag Florence garından otobüsle gitmek mümkün.. yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuk, ardından Kemikli Kiliseye 10 dakikalık başka bir otobüs yolculuğu.. ayrıca mekrz istasyondan trenle de gidebilirsiniz. iki aktarma var dikkat !!! problem şu ki dönüşünüzü iyi planlayınız. yoksa 2 saati geçen bekleme süreleri olabilir.
Kiliseye tren istasyonundan ve otobüs durağından ulaşım yürüyerek 15 dk. kiliseyi görmek 30-40 dk. kasabayı gezmek, alışveriş 30-40 dk. ve dönüş yürüyerek 15 dk. bunları kendinize göre organize edip dönüşü planlamakta fayda var..